Diyarbakır’da Kadın Cinayetlerine Tepki Yürüyüşü
AHMET ÜN
(DİYARBAKIR) – Diyarbakır’daki çeşitli sivil toplum kuruluşları tarafından kadın cinayetlerine tepki amaçlı yürüyüşe katılan DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Ceylan Akça Cupolo, kadın cinayeti işleyen faillerin şiddet geçmişini devletin bildiğini ifade ederek, “Narin’i, Bedriye’yi, kıyma makinasına sokan bu erkek düzenini kabul etmiyoruz. Faillerinin hepsinin şiddet geçmişi vardı. Bu devlet biliyordu. Ama bilerek bu kadınları korumadı” dedi.
Türkiye’de son günlerde artan kadın cinayetlerine tepki göstermek amacıyla Diyarbakır’daki çeşitli sivil toplum kuruluşlarınca yürüyüş düzenlendi. Dağkapı Meydanı’nda başlayan yürüyüş, cumartesi günü eşi Uzman Çavuş Muhammed Recai Işık tarafından Bedriye Işık’ın öldürüldüğü Melik Ahmet Caddesi’ndeki Turgut Özal Yer Altı Çarşısı’ndaki bir iş yerinin önünde son buldu.
Yürüyüşe DEM Parti milletvekilleri Ceylan Akça Cupolo, Adalet Kaya, belediye eş başkanları, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve 10 gün önce Van’da kaybolan üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş’in yakınları katıldı.
‘Bu erkeklerin şiddet düşkünü olduklarını bilmiyoruz diyemezler’
Yürüyüşün ardından açıklama yapan DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Ceylan Akça Cupolo, kadın cinayeti işleyen faillerinin şiddet geçmişi olduğuna vurgu yaptı. Devletin kadınları korumadığını söyleyen Cupolo, şöyle devam etti:
“Buraya gelene kadar kaç kez ikaz edildiğimizi duydunuz. Dediler ki, birinci uyarı, ikinci uyarı, üçüncüsüne hiç uyarıya gerek kalmadan müdahale ederiz dediler. Bu hevesi kadınlara yönelik şiddet uygulayan, uzaklaştırma kararı bulunan erkeklere dair bu ikazları yaptıklarında böylesi hevesleri olmamışlardı. İşte bu yüzden İstanbul’daki surlardan, Diyarbakır’daki sura birbirini bağlayan bağ, ne yazık ki kadın cinayeti olmuştur. Birkaç kilometre uzağımızda evinin içinde katledilen Narin, bir derenin içine gömüldü. Bedriye, aynı soyadını taşıdığı erkek tarafından öldürüldü. İki genç kadın, sıra arkadaşları oldukları erkek tarafından korkunç bir şekilde katledildiler. Eğer dikkate alınsa, tam bir savaş bilançosudur. Bu, bir cins kırımıdır. Eğer savaş olduğu kabul edilseydi, ateşkes çağrıları yapılırdı. Ama adı konmuyor. Kendine iktidar süsü veren, koruma mekanizmalarını bomboş eden bir yapıyla karşı karşıyayız. Bizden, kopyala yapıştır saçma sapan açıklamalarına itimat etmemizi bekliyorlar. Diyorlar ki, sıfır tolerans. Hayır, bizim tek sıfır toleransımız yalanlarınızadır. Narin’i, Bedriye’yi, kıyma makinasına sokan bu erkek düzenini kabul etmiyoruz. Faillerinin hepsinin şiddet geçmişi vardı. Bu devlet biliyordu. Ama bilerek bu kadınları korumadı. Bilmiyorum demesinler. Bu erkeklerin şiddet düşkünü olduklarını bilmiyoruz diyemezler. Kadın bedenini savaş meydanına çeviren bu siyasettir. Bunu kabul etmiyoruz. Bize politik slogan atmayın diyorlar. Bedenimiz politikanın malzemesi yapılmışken, nasıl doğuracağımıza, nasıl çocuğu büyüteceğimize karar vermeyi düşünüyorsa bu sistem, tabii ki politik sloganlar atacağız.”
Kadınlara, örgütlenmeleri için de çağrıda bulunan Cupolo, “Diyoruz ki, örgütlü kadın, güçlü kadındır. Şu an bu meydanda bulunan ve bir sivil toplum hareketinde yer almamış kadın kardeşlerime sesleniyorum, örgütlenin. Erkek şiddetinden kaçınmanın tek yolu örgütlenmektir” diye konuştu.